Cumhurbaşlığı Himayeleri Klasik Türk Sanatları Vakfı Fatih Belediyesi
  • BİENAL

Yeditepe Bienali

Gelenekli sanatlarımızın eşsiz eserleri, “bienal” başlığı olmaksızın, belirli bir mekâna hapsolmadan ve süresiz şekilde zaten yüzyıllardır bambaşka mekanlarda bambaşka formlarla boy gösterdi, gösteriyor. Kimi coğrafyalarda kıymetli sanat eserleri tüm dokunulmazlıklarıyla meraklılarına cam fanuslar ardından bakarken, İstanbul’da insanlar aynısından bir tane daha olmayan Rüstem Paşa’nın çini panolarına yaslanıp uyuyabiliyorlar. Bu derece bir aşinalık, beraberinde görmezliği ve özensizliği getirse de, her köşe başını ayrı bir sanat eserinin tuttuğu bu şehirde yaşayan insanların gözlerinin güzellikle hemhâl olduğu, kendisi farkında olsun ya da olmasın estetik algısının bu gördükleriyle yoğrulduğu gerçeğini değiştirmiyor.

Yeditepe Bienali, kadim sanatlarımızın disiplinli bir özgürlükle ulaştığı şahikayı bu çağın sanatçılarının elinden çıkan gelenekli ve çağdaş sanat eserlerini dünyanın “bienal” adını koyduğu tematik çoklu sergileme biçimi ile bir araya getirerek biraz daha yukarı taşıma hamlesidir.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı himâyesinde, Fatih Belediyesi ve Klâsik Türk Sanatları Vakfı işbirliğinde, Türkiye’nin önemli kurum ve kuruluşlarının destekleri ile gerçekleştirilen Yeditepe Bienali, içerik anlamında Dünya’da muadili olmayan bir projedir.

Bienalin Amacı

Düne bakıp bugünü okuyarak yarını tasarlamak formülünün sanat alanında uygulanabilir olup olmadığını, uygulandığında gelinen noktayı, kemâlini bulan ve yeni bir tarz geliştirmenin neredeyse imkânsız hâle geldiği düşünülen sanatlarla, her gün yeni bir tarz kazanabilen sanatların yan yana geldiğinde oluşturacakları manzarayı görmek ve göstermek Yeditepe Bienali’nin ilk adımdaki amacı diyebiliriz. Ama uzun vadede birbirini besleyen ve doğuran kademeli bir amaç haritası var.

Yeditepe Bienali, yaşadığımız coğrafyada yüzyıllardır harmanlanan, Saka, Hun, Göktürk, Uygur, Hazar, Artuk, Sökmen, Avar, Karahan, Selçuk ve daha nicesinin rengiyle renklenen, Hitit, Sümer, Babil ve daha nicesinin kalemiyle nakışlanan, Yesevî nefesi ile nefeslenip Mevlana Celaleddin Rumi ile semaya uzanan kültür kodlarımıza ait doku ve formları içeren sanat eserlerinin bulunduğu bir “ilk” bienal. İlk çünkü henüz bunların hepsini içeren, yerli ve komşu (yabancı değil, komşu) sanatçıların aynı sanat dallarında verdikleri eserlerin buluştuğu veya ayrıştığı her şeyi sahiplenip kendi bünyesinde yeşerten bir bienal yapılmadı. Bienalin ikinci adımdaki amacı, her şeyin atomize edildiği bu çağda, bu bütünleyici bakış açısını sanatla geliştirmek ve muhkem hâle getirmektir.

Yeni mekânlar keşfetmek, kamusal alanlara açılmak, farkındalık oluşturacak etkinlikler ile gündemi yakalamak, birçok kültürün ortak değerini yakalayıp global bir dil oluşturabilmek gibi amaçların yanında, bienal mekânlarının bulunduğu bölgelerin bu süre içerisinde esnafından eğitim kurumlarına, sivil toplum kuruluşlarından kamu birimlerine kadar bu hareketliliği yaşayarak ortak bir paylaşıma sahip olması da ayrı bir önem taşıyor.

İhtiyaca binaen ya da kıymete mahsus bir sanat felsefesine sahip olan medeniyetimizin, bugünün sanatları ve sanatçılarındaki yankısını bir de bienal yapısı içinde görmek istiyoruz, zira sanatımızın içeriği bienallerin atmosferinde oluşan metafor yüklemeleri açısından çok zengin.

İlk Bienalin İlk Teması: “Ehl-İ Hiref”

Hirfet, sözcük olarak meslek, sanat ve iş manasındadır. Bunun çoğulu olan hiref ise Osmanlıca’da sanat ve zanaatı bir arada ifade eden bir kelime olarak kullanılır. El işçiliğine dayanan hemen her türlü üretim hiref kapsamında değerlendirilmiş, üretenler de ehl-i hiref (sanat ehli / sanat erbabı) olarak adlandırılmışlardır. Sarayın Ehl-i Hiref’i ise sanatkâr ve zanaatkârların mensub oldukları çeşitli bölüklerden meydana gelen eğitimli üretim teşkilatıdır.
Minyatür sanatçısından silah yapımcısına, müzehhibden kuyumculuk ustasına Osmanlı döneminde var olan bütün sanat dallarındaki usta sanatkârları bünyesinde barındıran Ehl-i Hiref, XVIII. yüzyıla kadar geçen üç asır boyunca sanat eseri üretiminde en yetkin kurumdu.
Hem Enderun eğitiminden geçirerek kendi bünyesinde yetiştirdiği sanatçılar, hem de saray dışından kendine kattığı, sanatının zirvesindeki meşhur ustalarla Osmanlı sanatının “saray üslubu” diye anılan karakteristik özgün yapısını oluşturan Ehl-i Hiref teşkilatıdır. Sarayın sanatsal faaliyetlerini yürütmek üzere fütüvvet ahlâkı ve ahilik anlayışıyla teşkilatlanmış olan Ehl-i Hiref, Osmanlı’nın siyasetteki gücünün ve ustalığının sanattaki görkemli iz düşümüdür.
Yeditepe Bienali, “Ehl-i Hiref” teması ile teşkilatın bizatihi kendisinin nasıl bir işleve, nasıl çağları aşan bir etkiye sahip olduğunu göstermenin yanında, bu teşkilatın temel taşlarını oturttuğu gelenekli sanatlarımızın bugün geldiği noktayı ve yeni çağların yeni sanat dallarında üretilen eserlerdeki gelenek etkisini de göstermeyi amaçlıyor.

Katkı Verenler
  • başbakanlık tanıtma fonu logo.png
  • tc-kultur-ve-turizm-Bakanligi-logo.png
  • BB Logo.png
  • THY.png
  • A101.png
  • TAV LOGO.png
  • Renault-logo-1024x768.png
  • United_Group_Logo-1.png
  • ITO.png
  • CalıkHolding_Logo.png
Destek Verenler
  • stanbul Valiliği logo.jpg
  • vakıflar genel müdürlüğü logo.jpg
  • TCDD Taşımacılık logo.jpg
  • Anadolu Ajansı logo.png
  • Güneş Sigorta Dikey Logo vektörel.jpg
  • ibn haldun logo.png
  • istanbul üni.jpg
  • marmara üniversitesi.jpg
  • ilim yayma vakfı-logo.png
  • kapalicarsi logo.jpg
  • forsmedya-logo.png
  • ISTTA - Vektorel Logo.jpg
  • anadolu kültürel.jpg
  • Sırma logo.jpg